Muharrem İnce; Bizim yeni bir ruha, yeni bir dirilişe ihtiyacımız var.
Memleket Partisi Genel Başkanı İnce, Yeni bir ruha, yeni bir dirilişe ihtiyacımız var dedi. Muharrem İnce çıktığı canlı yayında açıklamalar yaptı.
Memleket Partisi Genel Başkanı İnce, "Yeni bir ruha, yeni bir dirilişe ihtiyacımız var" dedi. Muharrem İnce çıktığı canlı yayında açıklamalar yaptı.
MUHARREM İNCENİN KONUŞMASINDA ÖNE ÇIKANLAR
Onlar da benimle dalga geçiyorlardı. Mitinglerimde, salon toplantılarında, televizyon toplantılarında söyledim. Siyasetimle birlikte başka bir şapkam daha var. Ben öğretmenim. Kızınız da oğlum da benim öğrencilerim. Ben bilime inanan bir insanım. Dolar 10 lira olur diyordum. Şimdi bu kafayla gidersek 35 lira olur diyorum. Deprem konusunda da uyardım. Keşke haklı olmasaydım. Şimdi yeni bir uyarı yapıyorum. 10 yıl sonra su krizi çıkacak. Deprem beka sorunudur dedim. Biz deprem ülkesiyiz. Depremi önleyemeyiz. Bu depremler 13 milyon yıldır bu topraklarda oluyor. 1-2 milyon yıl daha olacak. 37'de, 67'de, 99'da, Elazığ'da, Van'da, İzmir'de, Adana'da akıllanmadık. 99 kilometre taşı dedik. Ben 99 yılını yaşamış biriyim. Arkadaşları, öğrencileri, yakınları ölmüş biriyim. Bir gün partinin bölge kongresiydi. Bir deprem geçirdim. Çıkarken inşaat mühendisi bir arkadaşım 'çok konuşuyorsun' dedi. 'Göreceksin' dedim.
"NEDEN JAPONLAR İÇİN KADER DEĞİL"
Birçok evlilik hayali bu depremde enkazın altına düştü. Aşklar molozların altına gömüldü, ev alma hayalleri molozların altında kaldı. Ciğerlerimiz yanıyor. Zihnimizi boşaltmanın zamanı geldi ve geçti. Dere yatağına ev yapıp sele kader diyemeyiz. Yangın söndürme uçağı almayarak orman yangınlarına kader diyemeyiz. Dirençli şehirler kurmadan depremde ölmeye kader diyemeyiz. Bu tam bir cinayet. Neden Japonlar için kader değil de Türkler için kader? Aynı zamanda bilime inanmayan bir zihniyet de enkaz altında kaldı. Tarikat ileri gelenleri Manisa Spil Dağı'ndaki depremi ne zaman patlatıyordu? O kadar insan öldü, 10 şehir yıkıldı. İmar barışına evet oyu veren bir belediye başkanı, bir belediye meclis üyesi, bir milletvekili yok. Türkiye'de istifa kurumu çöktü. İstifası 'af dilemek' içindi.
"1999 DEPREMİNDE TELEFON ÇEKMİYORDU"
99'da telefon açmıyordu, 2023'te de deprem bölgesinde yine telefon açmıyordu. Deprem bölgesine geldik. Kahramanmaraş'ta Trabzon Caddesi'ne geldik, binalar yıkıldı. asker göremedim 20 saat oldu. Milli Savunma Bakanlığı'nın resmi internet sitesinden saat 19.10'da mesaj atıldı. 3500 personelle katılıyoruz” diyor. Bu ülke harap olurken 3500 askerle mi birleşiyorsunuz? Düzinelerce yıkık apartmanı ziyaret ettim. Yollarda cesetler vardı. İnsanlar ateş yakmıştı. Yangında mobilyalar yanıyordu. asker göremedim Ertesi gün Pazarcık'ta 4-5 asker gördüm. Koordinasyon ve planlama eksikliğini gördüm. Bir dişçi arkadaşım geceden sabaha 40 saat araba sürdü. Kahramanmaraş'ta otobüsümüz battı. Koruma, kameraman almadım, gösteriye gitmiyoruz. Video yüklemek bir saatimi aldı.
"BAŞBAKAN ECEVİT OHAL İLAN ETMEDİ"
1999 depreminde Başbakan Ecevit'ti. OHAL ilan etmedi. Böyle bir felakette valiler inisiyatif alabilirdi ama almadılar. Askerleri kışladan da çıkarabilirlerdi. Ama tek adam rejimiydi. Devleti yönetenlere sesleniyorum dedim; Allah aşkına, askeri arama kurtarma, askeri güvenlik için kışladan çıkarın dedim. Battaniye olur, çadır olur, çorba olur. 20 saat aç kalan bir çocuk gördüm simitlere nasıl saldırdığını gördüm. Ateş yakarsın, çocuğu enkazdan kurtarırsın. Her enkazın başında bir asker olmalı. Borsayı kapat dedim. Bunların hepsini söyledim. 30 saat gecikmeyle dediğimi yapıyorlar. Sen ya da ben öldüğümüzde selamlarımızı duymayacağız. Selâmlarını duyanlar ancak bu zelzelede idiler, kendi selâmlarını işittiler. Bu ülkede din denilince muhalefet ağzını açamıyor. Elhamdülillah, ben Müslümanım, abdestimden şüphem yok. Enkaz altında kurtarılmayı beklerken 'Vay be yapılıyor' diyor insan. Bunu kim yaptıysa akılsız, değersiz. Yanlışları söylediğimizde terörist değiliz. Diyanet halkı enkaz altında haykırdı. Ahlaksızlar da evlat edinecek çocukların evlenebileceğini söylediler.
"TÜM YABANCILARA TEŞEKKÜR EDİYORUZ"
Pazarcık'a gittim. Ulaşım sorunu yaşamadık. Zor saatler geçirdik. Deprem bölgesine geldiğimizde yavaş gitmek gerekiyordu, her an bozuk bir yola gelebilirdik. Yolda en az 50-60 arabanın terk edildiğini gördüm. Nurdağı'nda trafik o kadar kilitlenmişti ki karşı tepede yüzlerce yardım tırını görebiliyordum. 200 metrelik yolu binek araçla 2 saatte geçtik. Defalarca gitmeme rağmen bir tek Kırıkhan'da tuvalet sorununun çözüldüğünü gördüm. yarın tekrar gidiyorum İzlenimlerimi paylaşıyorum, tuvalet sorununun tam olarak çözüldüğüne inanmıyorum. Benzin istasyonundaki tuvaletler dışında her yerde tuvalet vardı. Devlete güven azaldı. İnsanlar Kızılay'a güvenmiyor. Kızılay'ı Ensar'a paravan yaparsanız olacağı bu. Sufi'yi yönetici yaparsanız olmaz. Sakarya depremden etkilenen en önemli şehirlerden biridir. Sakarya AFAD müdürünün şu sıralar mesleğini merak mı ediyorsunuz? imam hatip mezunu. Mühendislik derecesi yok. Burada bir plan yok. Havalimanını belediyeler mi yoksa bakanlık mı yaptı? Bu tartışmalara gerek yok. Tüm yabancılara teşekkür ediyoruz ve köpeklerine teşekkür ediyoruz.
"İNSANLAR GİTTİ FIRSATÇILAR DOĞDU"
İnsanlar gitti, fırsatçılar doğdu. Bu fırsatçılar kiraları artırdı. 250 bin kişi Ankara'ya geldi. Bu kira işine bir son verilmeli. Bu işten çıkalım, tek işim kalacak. Bu çocukları takip edeceğim. Öğretmen yüreğim bana bunu söylüyor. Bu çocukları tek tek bulacağım. Bu çocukları feda edemeyiz. Bu ülkenin en büyük israfı insan israfıdır. 1 milyon 200 bin çocuk eğitime başlıyor, bunların yüzde 1'i üstün yetenekli. Bazıları boşa gidiyor. Bunu çözeceğiz. Akılla, bilimle, hukukla, kamu yararıyla çözeceğiz. Bu cahil din adamlarıyla bu mümkün değil. Hadesten mukaddeslik, necislik, setri avret yoktur, orada din hizmeti yapar. Depremde ne kadar insan öldüyse, o kadar insan gelecekteki hastalıklardan ölecek. Bunun hesabını kimse vermiyor.
"AYAĞIMDAKİ BOTLARDAN UTANDIM"
Antakya en çok etkilenen il olurken, onu Adıyaman izledi. Samandağ'da ayrı bir ilgisizlik gördüm. Çok soğuktu ve üşüdüğümü söylemeye utanıyorum. Bunu hayatımda ilk kez yaşıyorum. Ayağımızda sağlam çizmeler vardı. Ayağımdaki botlardan utandım. Bir gün biri bana 'ne yaptın' dedi, bir çocuk gördüm, çok üşümüştü, arabada mont vardı, mont giydirdim. Kamp çadırında iki çocuk gördüm, torunum yaşındalardı. Çadır deyince sen de ben de sığamayız. Oyuncak bir çadırdı. Burada bir kamyon ekmek var, burada değil. Adıyaman'da 10 bin çift elbise gördüm. Koordinasyon eksikliği var. İnsanlar çok yardımsever, harika. Kamyonları saymadım. Muhtarlar, siyasi partiler, belediyeler, halk yağdı. Bunu çözmek için bir organizasyona ihtiyacınız var. Hala değil. Deprem öncesi ne yapmalıyız? Depremde ne yapmalıyız? Depremden sonra ne yapmalıyız? Bu dersi çalışmamız gerekiyor. İstanbul depremi için 2030 diyen var, 2050 diyen de var. 7.2 ile 7.5 arası olacak dedikleri. İnsanlar bunu söylüyor. 67'deki Adapazarı depreminden sonra uyardılar. 2000'de uyardılar. Devleti yönetenlere diyorum ki, siz kararınızı verin.
"BU ÜLKEDE 700'DEN FAZLA UÇAK VAR"
Dayanışmayı çok iyi bilen ama önlem almayı bilmeyen bir milletiz. Tüm iş adamları, sanatçılar, vatandaşlar, öğrenciler bağışta bulundu. Hepimiz öyleydik. Bunu insanlar ölmeden önce yapsak daha iyi olmaz mı? Depremden önce, deprem sırasında ve depremden sonra. Öncelikle çok basit bir konuyu açıklayacağım. Bu ülkeyi yönetenler deprem toplanma yerleri sanıyorlar, belediyeler, parklar, boş araziler. Deprem toplanma alanı tuvalet, su ve jeneratörlerin bulunduğu alandır. Yanlış yer seçiyorsun, imar affı çıkarıyorsun, tatbikatı bile düzgün yapamadılar. Depremi yaşadık. Muharrem İnce, parti liderleriyle birlikte 2006 model otobüsle Kahramanmaraş'a ulaşıyor. Bu ülkede 700'den fazla helikopter var. Hepsinin havada olması gerekiyor. Kahramanmaraş'ta mı yoksa başkanlığı kaybettiğim gecede mi daha çok üzüldün derseniz, ben Kahramanmaraş'ta çok üzüldüm.İlkokulda Kızılay şubesinde teneke kutularda para biriktiren biriydim. Bu kurumu siyaset için kullandınız! Enkazını kaldıracağız, yaralarını saracağız, o çocuklara sahip çıkacağız. Türkiye büyük bir devlet, biz yaparız. Atatürk'ün asası çok güçlüydü. Sayın Mustafa Necati. Diplomamdaki ismiyle gurur duyuyorum. Mustafa Necati olmasaydı, eşiniz de, ben de üniversiteyi bitiremezdik. Karma eğitim getirdi. Bugün kadınlar profesör olduysa böyle oldu. İkincisi Refik Saydam. Bugün tıp eğitimiyle gurur duyuyoruz. Bulaşıcı hastalıklarla kim mücadele etti? O iyi bir doktordu. En önemli sağlık sorunu doğu çıbanıydı. Bunu yapabiliriz. Bu, insanları bağırarak ve çağırarak yapılamaz. Deprem anında ordu kışlasını terk etmiş olsaydı. Telefon şirketlerine sesleniyorum. 25 yıl geçti, hala internet kesiliyorsa, telefon açılmıyorsa, bizi boşuna kandırmayın. Hükümetten Twitter'ı yavaşlatmasını istemeyecek miyiz? İnşaat Mart başında başlayacak. Bu yanlış. Orada inşaatlara başlarsanız, depremler devam ettikçe yapacağınız binalarda hasar oluşacaktır. Doğru yer seçimi yapın, acele etmeyin.
"YABANCILARA 100 BİN KONUT SATILDI"
Yabancılara 100 bin konut satıldı. Hemen yabancılara konut satışı yasaklansın dedim. 6'lı Tablo'dan açıklama geldi, deprem bölgesinde yabancılara konut satışının yasaklanacağı söylendi. Yanlış kopya yapmışlar. Tüm Türkiye'de yasaklanmalı. Korkunç bir barınma ihtiyacımız var. Yabancıya satarsanız fiyatlar yükselir. Sırf onlara vatandaşlık verip 400 bin dolar alıp 8 çocuklu ailelere vatandaşlık vereceğiz diye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bu kadar ucuz olmalı. 10 ilde üniversite açmamız lazım. Okul sosyalleşmedir. Okul acıyı unutmaktır. Sohbet edecek çocuk geçmiş olsun. Acilen kardeş üniversite uygulamasına geçilmesi gerekmektedir. Bu cumhuriyette 'herkes bir külot, bir sporcu verecek' denildi. Sonra geri ödendi. Hakim evleri, taşra evleri, polis evleri, ordu evleri var. Öğrenci yurdunda mı kaldı.
"DEPREM EĞİTİMİ VERMEK ZORUNDAYIZ"
GATA'nın eski haline getirilmesi gerekiyor. Hiçbir siyasetçi bir daha imar barışından bahsetmesin. Araç muayene istasyonlarımız var değil mi? Konut muayene istasyonlarımız olmalı. Acilen Afet Bakanlığı kurmalıyız. Deprem eğitimi vermek zorundayız. Göçü düşünmek zorundayız. Acilen Devlet Planlama Teşkilatını kurmalıyız. 100 bin insanını kaybeden Türkiye'nin yeni sözlere, yeni kurallara, yeni bir zihniyete ihtiyacı var. İl başkanımız oğlunu Hatay'da kaybetti. İlk gittiğimde il başkanımızı bulamamıştım. Gelininin beli kırıldı, torununu, eşini kurtardı, oğlu öldü. Yeni bir ruha, yeni bir dirilişe ihtiyacımız var. Ya Tayyip Erdoğan bir gün Celal Şengör'ü arayıp 'Yarın kahve içmeye geliyorum, seni dinlemek istiyorum' dese? bence çok güzel olur.
