Meral Akşener, Fatih Altaylının programında açıklamalarda bulundu
Perşembe günü yaşananlarla ilgili Herkes bana masadan kalktığını söylüyor ama masa gitmiş ifadesini kullanan Akşener, müzakerelerde böyle şeylerin olabileceğini ifade etti.
Akşener, Kılıçdaroğlu'nun seçilmesi için çalışacaklarını belirtti. Kazanmaya odaklandığını belirten Akşener, "İmamoğlu ve Yavaş benden daha popüler." Akşener, Altı masa'nın başkan yardımcısı olacak 5 liderinin milletvekili adayı olmayacağını açıkladı.
MERAL AKŞENERDEN AÇIKLAMALAR ŞÖYLE:
"Doğrusunu söyleyebilirim ki ben o montumu giyerken Temel Bey'in konuşmasına ve Kemal Bey'in konuşmasına baktığınızda garip bir ışık vardı. Sonra montumu çıkardım, hepimiz sıraya girdik, sorun yok. ışıkta.Aslında hiç mutsuz değilim.Hiçbir durum yok vs. İmzaladım tamam mı?
Bu dünyada oğlum dışında eşim dahil kimse beni bir şeye zorlayamaz. Önceki gece hiç uyumadım. Pazarlık nedeniyle insanlar evime geldi. İki belediye başkanımız Mansur Bey ve Ekrem Bey geldi geçti. 02.15 sıralarında evimize geldiler.
BİR DEPREM OLDU, GÜLMEYE KORKUYORUZ
Ekrem Bey İstanbul'dan geldi. Sıfır uykum vardı. Uykusuzlukta hareketleriniz biraz ağırdır. O masada bir müzakere oldu, uzlaşı sağlandı ve anlaşma sağlandı. İki metin altında 6 genel başkana imza attık. Bunda bir mutsuzluk yok. Doğru bulmadığın bir karara neden imza atıyorsun? Gerçekten arkadaşlar bakın mont giydiğimde yüzüme gelen ışık bu. Bir de deprem oldu, gülmeye korkuyoruz.
99 depreminde Kocaeli milletvekiliydim. Eşim ve kendi ailem oradaydı. Bu deprem eski anılarımı canlandırdı. Ne kötü bir şey. Acıyı uzaklaştırıyorsun, sonra anında ortaya çıkıyor. Bir gece sıfır uyku. Orada iyi durabildim. Yorgunluk muhtemelen bağışıklık sistemini düşürür. Lütfen beni affet, eve gidip üzerimi değiştirip dinleneyim dedim. Saadet Partisi'nin menüleri muhteşem olurdu.
CHP'li Alper Taşdelen'in menüsünde balık var genelde, güzel olur.
Pazar gecesinden bahsediyorum. Hiçbir şey gizli tutulmaz. Perşembe günü müzakere masasında müzakereye kapalı bir ortam oluştu. Kuyu; Bir fikir ortaya atıyorsunuz, diğer 5 kişi bir konuda karar vermiş, ondan geri adım atmıyorlar. Bunu da tartışmak istiyorsunuz. Peki orada neler oluyor? Herkes bana masadan kalktığını söylüyor ama; masa hazır.
Müzakere alanı tıkandığında tarihçiyim, Lozan müzakerelerini babamın amcasının anlatımlarından biliyorum. Elbette bu harekete yol açan katılaşmalar, çatışmalar ve bazen de tavırlar var. Her şey pembe değil. Lozan'daki müzakerelere baktığınız zaman herkes ortak bir payda bulmak üzere. Orada 6 kişiyiz, birey olarak her birimizin hayata bakış açısı, sorun çözme anlayışımız, çözüm anlayışımız ve hayata baktığımız zaman duruşumuz farklı.
"HİÇBİR ZAMAN SOLCU BİR AİLE OLMADIK"
O tablonun en büyük değeri, Türkiye'nin geniş bir siyasi ve sosyal alanını temsil etmesidir. Orada oturuyorsunuz, her şeyden önce farklılıklarına saygı duymayı öğreniyorsunuz. Babamın ailesi, rahmetli Atatürk, rahmetli İnönü'nün dostu. Hiçbir zaman solcu bir aile olmadık. Bizi dinleyenlerden özür dileriz. Ama ben CHP'nin kurucusu, Cumhuriyet'in kuruluşunda Atatürk'ün iradesinde payı olan bir ailenin çocuğuyum.Ama annemin dayısı İstanbul Menderes il başkanıdır. Bu benim bir yanım. Ailemle şakalaşırdım, bu ülkede annem oy verince teyzemler yanımda olur, kime oy verirlerdi. Baba tarafı Demokrat Partili, diğer taraf İsmet Paşacı. Bu sahanın birbiri ile çekişmesini o masada en iyi bilen benim.
Bir yanda İsmet Paşa, diğer yanda merhum Menderes. Bunları masanın altından birbirimize anlatan geçmişimizden bahsediyorum. Bu ülkede oturup birbirini anlamaya çalışmak, canavarca sistemden kurtulmanın yollarını aramak çok değerli. Farklılıklarımıza saygı duymayı öğrendik. Vazgeçebileceğimiz değişmezlerimizden bahsettik, ortak paydalarımızda birleştik. Her siyasetçinin bir sabiti vardır. Hızla değişen dünya yeni değer setlerine sahiptir.
Sonuç olarak, elbette, birçok konuda anlaşabilmek için birçok tartışma, müzakere ve ardından bir nokta var.
"KEMAL BEY İLE GÖRÜŞMEDİK"
Kemal Bey ile görüşmedik. O toplantılar şöyle oluyor: Diyelim ki ben ev sahibiyim, arkadaşlarımla önce o toplantının gündemini yazıyoruz. Sonra diğer genel başkanları dolaşıyorum, eklemeler ve çıkarmalar yapılıyor. Ondan sonra basına ne söyleyeceğimizi kendi arkadaşlarımızla planlıyoruz. Ondan sonra da yazılı metni tüm siyasi partilere gönderiyoruz. O metin eklemelerle gelir, yeniden düzenlenir ve o tablo üzerinde revize edilir.
Perşembe günkü toplantıda cumhurbaşkanlığı konuşmasının biraz öne alınmasına katkıda bulunduğumu düşünüyorum. En azından yöntem hakkında konuşabilmemiz için. Gerçekten daha önce konuşmadık. Aniden aday konuşulursa önce farklılıklar ortaya çıkıyor. Parlamenter sisteme geçiş ve parlamenter sistemden ne anladığımızla ilgili yol haritasını yazdık. Kanun ve buna bağlı olarak anayasadaki değişiklikleri yazdık. Daha da ilginci, artık adayımız her şeye sahip. Anlaşma metni kamuoyu ile paylaşıldı. Anayasa değişikliği, güçlendirilmiş parlamenter sistem önerileri.
Mesela Taha Akyol kardeşimin arkadaşı, değer verdiğimiz büyüğümüz. İlk çıktıyı da kendisine gönderdim. Dolayısıyla onun da katkısı var. Muhtemelen başka partileriniz de vardır. Saadet'in, DEVA'nın, Geleceğin, Demokrat Parti'nin adından hiç bahsetmedik. Hep bir şeyler söyledik Sayın Erdoğan ve arkadaşları. Bize soru soranlara 'seçim tarihini açıklayacağız ve adayımızı açıklayacağız'. Ve öyleydi. Dün Sayın Erdoğan seçim tarihini 10 Mart'ta açıklayacağını, 14 Mayıs'ı da açıklayacağını açıkladı ve biz de adayımızı açıkladık.
"HERKESİN CUMHURBAŞKANI OLMA HAKKI VAR"
Aday olmadığımı beyan ettim. Hiç pişman olmadım. Perşembe'den Pazar'a kadar sürekli taş yağmuruna tutulmuş olmama rağmen, bugün önünüzde rahatça oturuyor olmamın bir önemi yok. Bir şeyler oyuyormuş gibi hissetmediğinden emin olmaya çalıştım. Biz seçildik, seçilemeyiz, herkesin cumhurbaşkanı olma hakkı var.
Ersan Bey'i çok seviyorum, huzurunuzda teşekkür ederim. Onu evimde ağırlamak isterim. Taşların en çok atıldığı anlarda kendimi şeytan taşlamada hissettim. Ben hacca gitmiş bir insanım. O gün Ersan hoca bizimle ilgili o sözleri senin kanalında söylemek kolay olmadı. Bu sözleri söylemek benim için kolay olmadı. Fikirlerini almak istedim, müzakere henüz bitmediği için onunla konuşacaktım. Birçok kişinin saygı duyduğu hocamız. Akşam yemeğinde sizi evimde ağırlayacağım ve fikirlerinden faydalanacağım.
Evet zordu! Zor olması gerekiyordu; ne düşünüyorum O metni kendim yazdım. Ben bir tarihçiyim, sonuçta toplum bilincine sahip bir insanım. 28 yıldır siyasetin içindeyim. Bir siyasi partinin mutfağını yönettim. Sert olarak algılanabilir; ama net olduğundan emin oldum. Aşırı keskinlik genellikle sinir bozucudur. Bu 'hayır, beşimiz böyle düşünüyoruz, önerileriniz herhangi bir sağduyuya değmez' tavrındaysanız, o zaman net olacaksınız. Çünkü sen, kendimden bahsediyorum, kişisel olarak hiçbir şeye talip değilim.
Keşke 1.5 yıl önce cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmeseydim. 5 erkek arasında tek kadın benim. Belki top bana gelirdi. Mevcut sistemi oluşturmak için çaba sarf ettim. Halen Sayın Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayıdır. Elbette liderlerle bir sorunumuz yok, adayı baştan destekleyeceğiz. O tablo, halk milletinin hadi dediği 2 büyükşehir belediye başkanını koşucu ortağı yaptı. Bunun değerli olduğunu biliyorum. Millet İttifakı'nın adayı Kılıçdaroğlu onlarla birlikte yarışacak. Üçü de çalışan ortak. Elbette Sayın Kılıçdaroğlu'nu cepheye seçtirmek üzere.
Dengemi kaybetmemiştim. Net Ben. Ben açık yürekli bir insanım, hesap defterim yok. O masada uzun bir aradan sonra yavaş yavaş adaylık işine geçtik ama kontenjan daraldığı andan itibaren şunlar konuşulmaya başlandı; Meral Akşener birinci başkan yardımcısı olmak istiyor, onun için adayı kim kazanacak diyor. Bu tamamen bir yalandır. Başta Kılıçdaroğlu Bey olmak üzere 4 arkadaş dahil bir kişiye tek bir mektup konuştuysam ve bu arkadaşlar Meral Hanım'ın bizimle bu konuyu konuştuğunu söylüyorsa ben bu programdan çıkar çıkmaz siyaseti bırakmaya hazırım.
"HEPİMİZ BİR ADIM ATTIK"
Elbette kazandığınız zaman x, y, z oyu almanız Meclis için önemlidir. Ama önemli olan Cumhurbaşkanlığı'nı kazanmak. Ben bir şekilde bu ülkede siyasi olarak ayakta kalmış bir kadın siyasetçiyim. Ben bir dizi eğitimden geçmiş, ailesinin her ferdinin ciddi birikimleri olan bir insanım. Burada ilgi yoktu. Müzakereler tıkanınca sizi aradım 'Pazartesi gelemeyeceğim' dedim. Senin de sorumlu olduğun insanlar var. Bu benim. Sana burada söylemekle kişisel bir çıkarım var mı? Ben bu milletin, bu canavarca sistemin öznesiyim Sayın Erdoğan değil ama bu canavarca sistemden kurtulmamız lazım, bunun kazanma formülünü düşündüm. Tartışılması gereken, müzakere edilmesi gereken bir durumdu. Çok şükür başardık. Hepimiz bir adım attık.02:15'te her iki belediye başkanı da geldi. Ekrem Bey beni saat 22.30 sıralarında aradı. 'Ben gidiyorum, Mansur Bey'i götüreceğim, gelebilir miyim' dedi. 'Hey' dedim, tek bir şey sordum; Kemal Bey'in bir bilgisi olup olmadığını sordum. İnsanlara dikkat ederim. Sitenin girişini tavsiye etmiştim. Sonra haber çıktı. İki belediye başkanını gücendiren haber beni değil. Talep ettiler, kendileri iptal ettiler. Gece bir soru sordum, evet dediler, izinli olarak Kemal Bey'de mi yapıyorsunuz bunu?
Sonra dedim ki, ne olur ne olmaz, sana bir arkadaşımı göndereyim, ne olur ne olmaz arabasıyla gel, bari gelme, ne olur ne olmaz. Amacım bu ülkeyi kurtarmak. Geldiler, bazı seçenekler öne sürdüler. İzin almadığım için söyleyemem. Kazanmaya odaklı olduğum için bu iki arkadaşın popülaritesi benden fazla, hadi gerçeklerden konuşalım. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın o süreçte aktif olması gerekiyor. Belediye başkanının konumu aracılığıyla yardım etmek başka bir şey, ancak bu kampanyada ve sonrasında, kazandıktan sonra ellerini ve bedenlerini sorumluluk altına alacaklarını da kanıtlamak gerekiyordu. Orada anlaştık. Önce üçümüz anlaştık.
Konuştukça ortaya çıkan bir şeydi. Ama tüm söyleyebileceğim bu. Bunun üzerine Kemal Bey'e gittiler. Yanlış anlaşılmasın Kemal Bey'in bilgisi dahilinde geldiler. Sonra 21.30'da Kemal Bey beni aradı. İki arkadaşımız sizi ziyaret edecek, bilginiz olsun, dediler. Dedim, dün iki belediye başkanımız bilginiz ile geldi, bir konuşma yaptık. Bazı şeyleri yazıyorum, insanlar bir süre sonra unutabiliyor. Yazılı olarak koydum ve iki arkadaşımıza da gönderdiğimi söyledim.
Bu bilgi size geldi mi dedim, evet bana geldi dedi. Görüşlerimi getireceklerini söyledi. Geri geldiler ve el sıkıştık. Partiye gittikten sonra. Buna kimse inanamaz. Başarı hikayesi olan bir yönetici kadromuz var. İlginç bir yapımız. Operasyonu kendim yürüten biri gibiyim. Orkestra şefi diyebilirsiniz. Bir tutanak imzalamak gerektiğinde, bu tür imzalar için yetki alıyorum, yemin ederim gerisini bugüne kadar almadım.
Perşembe günü bu insanları bu şekilde getirmem söylendi. Sözümü kesmem, başta fikrimi söylemem, herkes fikrini söyler ve son sözüm GİK'tedir. Oylamaya katılmıyorum. Evet olacak, hayır olacak. Masadan kalkmak diye bir kavram yok, teklifimizin arkasında durma kararı vardı. Geri dönüp yetki almak zorunda kaldım. Jet hızında giyinip karargaha gittim. Tüm dostları, milletvekillerini, GİK üyelerini, meclis üyelerini bir araya topladık. Genel Sekreterimiz zoom üzerinden GİK ile kayıt altına alınmak üzere atanmıştır. Bana bu yetkiyi verdi.
Bunu kamuoyu ile nasıl paylaşacağız? İki belediye başkanımız geldi son durum buydu. Sonra masaya Kürşad Zorlu Bey aracılığıyla katılacağımı duyurdum. Ama çok yaşadık anlatırken yüreğim yoruldu. Herkese bol şans, güzel bir şey oldu.
"BU DEVLETİN İMKANLARIYLA OKUDUM"
56 yaşındayım. Bu devletin imkanlarıyla okudum, bu milletin oylarıyla İçişleri Bakanı oldum. Artık yok. Şimdi sadece ödüyorum. Sıradan bir köylü kızı ilkokulu iki sınıf olarak bitirmiştir. Harika bir öğretmen buldu. Babası onun için ailesini köyden İzmit merkeze taşıdı. Daha sonra devlet okullarında sınavlarla okudu. Gerisini boşver, üniversite profesörü oldum. Hayatımda bir şey olmasaydı Prof. Dr. Meral Akşener olarak emekli olacaktım. Bundan daha büyüğü var mı?
O günün şartlarında benim köyümde benim yaşadığım şartlardan beter köyler var. Ne yazık ki o köyden bir genç kıza Cumhuriyet'in, devletin ve Atatürk'ün sunduğu fırsat eşitliğini veremedik. borçluyum Neden bu ülkede Tayyip Bey'le kapı arkasında görüşmeme gerek yok? Ben o partinin asıl kurucusuyum. Yürüme şeklini beğenmediğim için ayrıldım. geri zekalı mıyım? Çıkarcı, fırsatçı, Makyavelci olsaydım neden ayrılayım? Ben her zaman prensipte ayrıldım.
İktidara gelene kadar ağzımı açmadım. 2007'den beri iktidara geldikten sonra beni benim kadar eleştiren başka bir isim olmadı. Ama manevi anlamda hareketlerine kurşun sıkıyorum. Sayın Davutoğlu'nun başbakanlık döneminde bana başbakan yardımcılığı teklif edildi ama ben kabul etmedim.
Para işine dönecek olursak... Tayyip Erdoğan'ın çevresinden ya da başka bir şekilde Allah'ın bir kulundan 1 lira ya da 5 lira ne derse desin alsam ispatı çok zor ama ben dünyanın en şerefsiz insanı. İstanbul'da oturduğum ev belli. 5 dönem milletvekilliği yaptım. Eşimin babası İzmit'in ekonomik durumunda iyi bir aileydi. Üzerine bir şey koyamadık. Maaşım dışında bir gelirim yok. Koray Bey bir iş adamıdır. Davacı ispat edemezse, o sahtekârdır dedi. Koray Bey evini satar ve partiye verir. Trabzonlu burnu düşerse kaldırmaz.
Her şeyim açık. Şimdiye kadar Tayyip Bey benimle konuşmak için hiçbir şey yapmadı. Tayyip Bey ile de gizli bir görüşmem olmadı. Hatta deprem anında televizyonda nasıl bir röportaj yaptığımı anlattım. Günümüzün dijital dünyasında gizli bir şeyler olabilir mi? Olursa söylerim Ben böyle bir karar verdim diyorum, beni takip edenler de etmeyenler de olacaktır. Yazıklar olsun Tayyip Bey'e! En ufak bir görüşmeye inanmayın. Sanki ben göz kırpıyorum, Tayyip Bey koşuyor, yok öyle bir şey. Aslında, ikimiz en zor mücadeleyi veriyoruz. Rize'de bana ne oldu? 31 Mart'ta 'tutuklatırım seni, dokunulmazlığın yok' dedi. Haberini aldığımız PKK muhbiri olduğu iddia edilen FETÖ hakkında halen istinaf mahkemesi var ama hakkımda herhangi bir ifade alınmadı ama kimse bana bilgi vermedi. Bu ülkedeki en çirkin şeye bir PKK'lı, iki FETÖ'cü denir. Korkutmak içinse, Demokles'in kılıcıysa, o Demokles'in kılıcıyla kendi boğazımı keserim.
Allah şahidimdir, ben küçük memurun kızıyım. Ben geniş bir aileye mensubum. Ben ilkokul 3'e kadar okumuş bir annenin kızıyım. Babaannesi lise mezunu. Babamın babası profesör. Bu göç ne anlama geliyor? Ben bir mübadele ailesinin kızıyım. Babamın babası profesördü, din profesörüydü ama babam ortaokula kadar okuyabildi. Babamın kuzenlerinin hepsi Galatasaray Lisesi mezunu. Yıllar sonra neden Galatasaray'ı istedim biliyor musunuz? Robert'ı istemedim. Hem devlet okulu vardı hem de bir şeyler kesintiye uğradı. Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyetin fırsat eşitliğinden eğitimle yararlanmış bir insanım. Bugün şehrimin dağ köylerindeki kızların bu şansı yok. Allah nasip ederse öderim, vermezsem ölürüm.
"13. CUMHURBAŞKANIMIZI SEÇMİŞİZ GİBİ HİSSEDİYORUM"
Hiçbir insandan korkmuyorum, boyun eğeceğim kimse yok. Benim yapmaya çalıştığım şey bu ülkeye hizmet. 'Önde olacağım, görev yapacağım' konumunda değiliz. Bugün itibariyle kendimi iyi hissediyorum. Sanki 13. Cumhurbaşkanımızı seçmişiz gibi hissediyorum.1. Başkan Yardımcısı olmak istediğime dair söylentiler ilk kez ortaya çıkmıyordu. Sayın Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu, Uysal şahittir. Kendimle ilgili bir teklif gelirse reddedeceğimi söyledim. Böyle bir teklif gelemezdi. Metnimizde hepimiz başkan yardımcısı olmak zorundayız. Ama biz aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanıyız. Çünkü Türkiye koalisyonu unuttu. İki koalisyondaydım. Refahyol'un bakanı oldum. Koalisyonun doğası buydu. Tansu Hanım hem Başbakan Yardımcısı, hem Dışişleri Bakanı hem de parti lideriydi.
Çünkü buradaki sistem yeni. Çünkü o zamanlar unutulmuştu. Meclis'te de çalışacağız. Sayın Kılıçdaroğlu ve iki belediye başkanı ortak olarak aynı önceliğe sahip olacak ve Cumhurbaşkanlığı meselesi olacak.
Şu anda biz başkan yardımcısı olacağız, yani milletvekili olmayacağız dedik. Kendi adıma söyleyeyim, milletvekili adayı olmaya kalkarsam inanmıyorum demektir. Mansur Yavaş Bey ve Ekrem İmamoğlu Bey'in işleri bizden biraz farklı. Kılıçdaroğlu, başkan yardımcılığını atayacak. Burada iddialı olduğumuzu iddia etmenin yolu milletvekili adayı olmadığımızdan geçiyor.