İyi Parti Başkanı Meral Akşener: 14 Mayısta mağlup olacaksınız!

Akşener: Milletin iradesinden daha büyük bir güç yoktur. Söz ve hüküm milletimizindir. Sizler zaten milletin vicdanına mahkûmsunuz. 14 Mayısta milletin kararıyla yenileceksiniz.

İyi Parti Başkanı Meral Akşener: 14 Mayısta mağlup olacaksınız!
İyi Parti Başkanı Meral Akşener: 14 Mayısta mağlup olacaksınız!
İyi Parti Başkanı Meral Akşener: 14 Mayısta mağlup olacaksınız!


İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhur İttifakı'nın genişlemesiyle ilgili, "Siyasi tarihimiz millet iradesinden büyük bir kuvvetin olmadığını defalarca göstermiştir. Söz de, hüküm de milletimizindir. Siz zaten kınandınız. Milletin vicdanına. Ayrıca 14 Mayıs'ta milletin kararıyla yenilirsiniz. Artık kaçış yok. O yıl, bu yıl" dedi. İYİ Parti Genel Başkanı, "Kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcıları Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş ile birlikte onun yanında dimdik ayakta duracaklardır" dedi.

İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI'NDAN AÇIKLAMALAR

iyi-parti-baskani-meral-aksener-14-mayista-maglup-olacaksiniz

"Bildiğiniz gibi dün Tıp Bayramı'nı kutladık. Bundan tam 104 yıl önce 19 yaşındaki Hikmet Boran ve tıp öğrencilerinin Milli Mücadelemize olan inançlarını kutladık. Vatan için verdikleri şanlı mücadeleyi kutladık. Mekteb-i Tıbbiye- i Şahane' 14 Mart Vatan sevgisini sözle değil görevini en iyi şekilde yaparak gösteren tıp öğrencilerinin bayramıdır.Bu vesileyle ateşi yükselten Hekim Hikmet'in bayrağı göğe çekmiştir. Vatanına ve milletine kendini adayarak ülkemizin bağımsızlığının teminatıdır.Bugün görevi devralan tüm hekimlerimizin 14 Mart Tıp Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.

Pandemide 100'e yakın doktor olmak üzere 600'den fazla sağlık çalışanımız hayatını kaybetti. Ayrıca son yıllarda sağlık alanında provokasyon ve şiddete teşvik nedeniyle görev başında saldırıya uğradılar ve öldürüldüler. 6 Şubat'ta ülkemizi derinden yaralayan depremlerde 94'ü doktor olmak üzere 448 sağlık çalışanımızı kaybettik. 528 sağlık çalışanı yaralandı. Deprem sonrasında da tüm zorluklara rağmen görev yerlerinden ayrılmayanlar; Ülkemizin her şehrinden tüm engellere rağmen vatanseverlikle deprem bölgesine koşan; Özellikle bu zor dönemde doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın çalışmalarını takdirle takip ettik. Hükümet başkanı ve vasıfsız ekibi büyük fedakarlıklarına karşı büyük bir vefasızlık göstermeye devam etse de; Artık bu kötülüğün sonuna geliyoruz. Çünkü bu yıl! 15 Mayıs'ta 'bırakın gitsinler' diyenler gidecek; Doktorlarımız ise ön planda olmaya devam edecek.


"BU KÖTÜ GÜNLER GEÇECEK"

Sağlık ordumuzu ve sağlık mücadelemizi, ülkeyi yönetmekten aciz kadroların insafına bırakılmayacak kadar değerli görüyoruz. Bu kötü günler mutlaka geçecek. 15 Mayıs itibariyle hak ettiğiniz şartlarda işinizi yapacaksınız. Ayaklar altında çiğnenmeye çalışılan itibarınızı yükseltecek, çalışma koşullarınızı en üst düzeye çıkaracağız. Önlüğünüzün beyazına asla ama asla çamur bulaştırmayacağız. Merak etme. Çok az kaldı.


SİNAN ATEŞ CİNAYETİ HAKKINDA

Vicdanı sağır, Adaleti kör, kalbi taştan şu sırayla; Ben susanlardansam, korkanlardansam, korkanlardansam milletim hakkını vermesin! Bin şerefsiz bir yiğidin peşinden koşarken; bir eşin yüreği yanarken; hasret acısı ile bir çocuk yüzü; Göz yumanlardansam, ümmetim bana hakkını vermesin! Bengisu'nun, Banuçiçek'in, Ayşe'nin gözyaşını istemesem; hakkınızı aramazsam; Sinan Ateş'i unutursam, unutturursam; Halkım bana hakkını vermesin!

Bakın Sayın Erdoğan; Hani her hatanızda, her beceriksizliğinizde, her apaçık yaptığınız her cehalette çıkıp milletimizden helal istemek istiyorsunuz...

İşte fırsatın. İki güzel evladın, yaslı bir annenin, yüreği yaralı bir milletin helalliğine kavuşmak için bir fırsat... Bakalım Erdoğan Bey. Ayşe Ateş kızımıza söz veren sen değil miydin? "Bu işin peşine düşeceğim" diyen sen değil miydin? Banuçiçek, Bengisu'ya söz veren sen değil miydin? Sözünden dönmek yiğitliğe yakışır mı? Milletin adamı mıydın? Sen cumhuriyetin başı mıydın? Hadi, yapalım. O makamın, kendine taktığın o sıfatların hakkını ver de görelim. Ama yapamazsın. Bu sözleri tutamazsınız. Çünkü her şey dışarıda. Başkentin göbeğinde gün ortasında işlenen bu cinayetin üzerinden tam üç buçuk ay geçti. Adalet hala yerini bulmadı. Dava bir santim ilerlemedi. Suçluların tutuklanacağı yer; Adalet gözaltına alındı. Suçlulara kelepçe yerine adalete kelepçe takıldı. Cinayetin failleri yakalandı. Ancak ona yardım ve yataklık edenler serbest bırakıldı. Telefon kayıtlarında, tüm bağlantı ağı ifşa edilmiş. Katiller yakalandı. Ama emri verenler serbest bırakıldı.


"BU CİNAYETTEN KİMİN SORUMLU OLDUĞUNU AÇIKLAYIN"

iyi-parti-baskani-meral-aksener-14-mayista-maglup-olacaksiniz

Sayın Erdoğan; arkanızdaki dümenlere karşı; bu kadar beceriksiz olma! Adalete gölge düşürenlere karşı bu kadar dar görüşlü olmayın! Mafyalara, simsarlara, uyuşturucu kaçakçılarına karşı; bu kadar çaresiz olma! Sen bu ülkenin Cumhurbaşkanısın. korkma! Bu cinayetten kimin sorumlu olduğunu açıklayın. Bu suikastı planlayanların kim olduğunu açıklayın. Sinan Ateş'in asıl katillerinin kimler olduğunu açıklayın. Bu milletten gerçekten helallik almak istiyorsan; Bu kanı yerde bırakma. Bu haksızlığa boyun eğmeyin! Bu şerefsizliğe sahip çıkmayın! Adalet yerini bulana kadar her konuşmamda size bu çağrıyı yapacağım. Her konuştuğumda sözümü tutacağım. Her konuştuğumda size Sinan Ateş'i hatırlatacağım. Ve şu bir şart ki; Sinan Ateş'i unutmayacağız, unutturmayacağız. Döndürülmek istenen dümenleri kabul etmeyeceğiz. Alçakların kol kola ortalıkta dolaşmasına izin vermeyeceğiz. Gerçek ortaya çıkana kadar bu cinayetin peşine düşeceğiz.

Buradan açıkça beyan ederim ki; Bugün, gücün başı zayıf olabilir. Bugün düzen zalimlere de hizmet edebilir. Bugün Sinan Başkan'ı öldürenlerin keyfi yerinde bile olabilir. Ancak; Bu alçaklıkta kimin eli, kolu, rızası varsa asla unutmasın; Mayıs bizim.

AK Parti hükümeti ve Sayın Kriz son dönemde çok ilginç seçim manevraları yapmaya başladı. Belki de kaybetmekten korktukları için artık gülünç duruma düşüyorlar. Panik içinde bir o yana bir bu yana savrulurlar. Ve her vuruşta ilkesizliklerini ortaya koyuyorlar. Hatırlamak; 2019'da tekrarlanan İstanbul seçimlerinden hemen önce de benzer görevler üstlenmişlerdi. Seçimi kazanmak için teröriste sekreterlik işi bulmuşlardı. Ama sonra ne oldu? İstanbul'u kaybettiler...


"CUMHUR İTTİFAKINA YENİ ÜYELER KATILIYOR"

Bilirsin; Hayatta kalmamızın yılmaz savunucusu olduğu varsayılan Cumhur İttifakına yeni üyeler katılıyor…. Ne diyelim, hayırlı olsun. Allah tamamlamayı nasip etsin... Bu yeni ortaklıklardan sonra artık Sayın Erdoğan'ın ve Genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın seçim beyannamesine bazı yeni isimlerin dahil olduğunu düşünebiliriz. Örneğin; adaylığı henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte; Genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Sayın Erdoğan'ın seçim beyannamesinde; Türkiye, Şeyh Said isyanları için özür dilemeli ve tazminat ödemelidir. Özerklik ve federasyon var. Anayasanın ilk 4 maddesi değiştirilebilir. Yeminimizi kaldırmışlardı zaten ama şimdi mesela "Ne mutlu Türküm diyene" yazılarının silinmesi var.

Örneğin, kadının 'fıtratına' göre yaşama yükümlülüğü vardır. Kadına yönelik bir baskı var. Kadına şiddet mümkündür. Örneğin; Cumhuriyet değerlerimize saldırı var, çok ulusluluk var, paralel eğitim kurumları var. Kısacası bu ülkenin birliğine, bekasına ve geleceğine yönelik çok büyük bir tehdit söz konusudur. Bu vesileyle, elinde vatansever bir mezura ile uzun süredir ortalıkta dolaşan arkadaşlarının bu son gelişmeler karşısında ibret verici suskunluklarını tarihe not eder; Genişletilmiş Cumhur İttifakı'nın çığır açan bu yeni vaatlerini Büyük Türk Milletinin takdirine sunarım.

Ayrıca buradan; Cumhur İttifakı bileşenlerine de değinmek istiyorum. Büyüklerimiz ne der? "Derme ata binen çabuk iner." Merak etme. Senin için aynı olacak. İşte bu kadar, sadece 2 ay kaldı. Adım adım, istediğiniz kadar sallayın. İstediğin kadar saçmala. İttifakına istediğin örgüte, devlete, oluşuma katıl. Korkunun faydası yok. 2 ay sonra gitmiş olacaksın, toptan emekli olacaksın. Siyasi tarihimiz defalarca göstermiştir ki; Milletin iradesinden daha büyük bir güç yoktur. Söz ve hüküm milletimizindir. Sizler zaten milletin vicdanına mahkûmsunuz. 14 Mayıs'ta milletin kararıyla yenileceksiniz. Artık kaçış yok. O yıl, bu yıl.

Hepimizi yakan deprem felaketinin üzerinden tam 37 gün geçti. Bu 37 gün içerisinde; birçok hayat gitti. Güzel rüyalar gitti. Çok fazla acı vardı. Derdine çare arayanların yanı sıra sesini duyurmaya çalışan, yaralara merhem olmaya çalışan nice güzel yürekli insanlarımız oldu. STK'larımız vardı, belediyelerimiz vardı. Hükümet başkanı ve arkadaşları ortalıkta yoktu ama; Tek yürek olan bütün bir ulus vardı. Milletimiz bu 37 günde; Dar gününde kendisine kimin koştuğunu açık ve net bir şekilde gördü. Uzatılan eli kimin tuttuğunu gördü. Gücün anlattığı masalların nasıl yanlış çıktığını gördü. Sayın Kriz ve arkadaşları bir kez daha milletin vicdanına mahkûm edildiler.


"ACILARA BİZZAT ŞAHİT OLDUK"

iyi-parti-baskani-meral-aksener-14-mayista-maglup-olacaksiniz

Depremin olduğu ilk günden itibaren vatandaşlarımızla birlikte sahadaydık. Acılara bizzat şahit olduk. Afet Koordinasyon Merkezimiz çatısı altında; Arama kurtarma ekipleri kurduk, insanlarımızı enkazdan çıkardık. Bölgedeki ihtiyaçları tespit ederek yardımlarımızı yönlendirdik. Vatandaşlarımızla birlikte oluşturduğumuz yardım tırlarımızı depremzedelerimize teslim ettik. Sahra hastaneleri kurduk. Aşevleri kurduk. İYİ Şehirler inşa ettik. Portatif tuvaletler ve hijyen malzemeleri aldık. Maruz kalan insanlarımızı bölgeden tahliye ettik ve barınma sağladık. Birçok arkadaşımız halen deprem bölgesinde çalışıyor. İhtiyaçlar tespit edilmeye ve temin edilmeye devam ediyor.

Gençlik kuruluşlarımız depremzedelerimiz için motivasyon etkinlikleri düzenliyor. Nitekim geçen hafta yine deprem bölgesindeydim. Başkanımız Ekrem ile Hatay'da, Başkanımız Mansur ile Kahramanmaraş'ta belediyelerimize yönelik yapılan çalışmaları inceledik. Deprem mağduru vatandaşlarımızla görüştük, sıkıntı yaşadık. Çocuklarımızın yüzünü güldürmeye çalıştık. Bu vesileyle burada; sadece iki büyükşehirimizin belediye başkanı olarak değil, geleceğin Cumhurbaşkan Yardımcıları olarak da; Sayın Mansur Yavaş ve Sayın Ekrem İmamoğlu'na teşekkür ederim. Onlara; sınırlı kaynaklarına rağmen; Bir afet organizasyonu nasıl yapılır tüm Türkiye'ye gösterdiler. Önlerine çıkan tüm engellere rağmen liyakatle çalışmanın, devlet ciddiyeti ile çalışmanın ne demek olduğunu tüm dünyaya gösterdiler. İşlerini zorlaştırmalarına, adeta yemin edecekleri bir hükümete rağmen, depremin yaralarını sarmak için var güçleriyle çalıştılar, çalışıyorlar.

Dahası; Belediye Başkanlarımız Ekrem ve Mansur'un huzurunda afet bölgesinde özveriyle çalışan tüm belediye çalışanlarımıza ve gönüllülerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Tanrı her birinizi kutsasın.

Geçen hafta sonu söyledim ve burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Devlet tüm imkanlarını seferber etmezse; 2023 Kamu Yatırım Programı'nı güncellemediği ve bölgeye daha fazla kaynak aktarmadığı sürece; Belediyelere ve STK'lara her geçen gün daha fazla yük bindiren bu model sürdürülebilir değildir ve olamaz. Böylece; devleti yönetmekten aciz, AK Parti iktidarının birçok alanda fenerli tavşan gibi ne yapacağını bilememesi; bakanlar anız bırakmaktan öteye gidemez; insanımızın en çok ihtiyaç duyduğu anda yardımına koşamamak; Maalesef etkilerini göstermeye başladı.

Maalesef insanımız için sevdiklerini kaybetmenin acısı yerini; Onları göz önünde kaybettiği için sinirlenmeye başladı. Örneğin Hatay'da; Ailesinden kardeşi ve 3 aylık yeğeni dahil 7 kişiyi kaybettiği için yüreği sızlayan bir abla şunları söyledi; “Üç gündür ayağını öpmediğimiz kimse kalmadı. Gelen "başkası gelecek" deyip gitti. 'Sesi dinle' dedim, onu bile yapmadılar. Kardeşimi enkazdan çıkarmadılar. Bebeğimizin sesini duyduk ama bir şey yapamadık. 4. güne kadar neredeydiler? Kardeşimin hakkını istiyorum. Canlı öldüler.”

Mesela Kahramanmaraş'ta Eczacılar Birliği üyesi olan bir abim dedi ki; 8 seyyar eczane ile Kahramanmaraş'ta ilacı olmayan tek kişi yok. Ablamla oturup ağlayamadan hizmetimize sonuna kadar devam ettik.”

Örneğin; Yine Kahramanmaraş'ta bir esnaf abi yanıma gelip dedi ki; 'Şehir merkezinde çarşıdaki tüm esnafın iş yerleri yıkıldı. Hiçbir şey yapmıyorlar. 3500 esnaf olarak milyonlarca liralık borcumuzla çözüm bekliyoruz.'

Ancak Bay Kriz ve arkadaşları; Bu sesleri duymak yerine sebep oldukları bu büyük felaketi seçim kampanyasına dönüştürmenin peşindeler. Bıktığımız ucube siyasi algoritmalarıyla belediyeleri ayırıyorlar ve hizmet etmek isteyenlere zorluk çıkartıyorlar. 'Bizim borumuz burada çalıyor' diyorlar. Yaralarımıza merhem olmak yerine yaraya sebep olan firmalara alelacele ihale açıyorlar.


"KİMSE SORUMLULUK ALMIYOR"

iyi-parti-baskani-meral-aksener-14-mayista-maglup-olacaksiniz

Biz ise her gün; iflas etmiş bir sistemin, felç olmuş bir bürokrasinin ve işlevini tamamen yitirmiş bir gücün yarattığı yeni sorunlarla boğuşuyoruz. Çünkü kimse sorumluluk almıyor. İlk gün söylediğimi bir kez daha tekrarlayacağım: “Bu hükümette gerçekten zerre kadar merhamet, ciddiyet ve sorumluluk duygusu olsaydı şimdiye kadar çok sayıda istifa olurdu.” Ama bunlar bırakın istifa etmeyi, her geçen gün daha küstahlaşıyor. Halkın parasıyla millete çadır satmak yerine, Kızılay Başkanı bile toplum içine çıkmaya utanır; Koltuğuna sımsıkı tutunarak oturur ve 'Atatürk'ün emri, İsmet Paşa'nın onayıyla çadır satışı vardır' der... Şu yüzsüzlüğe bakar mısınız? Bir yanda Atatürk'e ve İsmet Paşa'ya lanet okuyarak; Öte yandan ayakları taşa takılınca kendilerine sığınan bu ikiyüzlülüğe bir bakar mısınız?

‘Biz bu işi batırdık, beceremedik. Şehirlerimizi önce mezara sonra da çaresizlik enkazına çevirdik. Özür dileriz. 'Kanun önünde hesap vermeye hazırız' demeleri gerekirken; utanmadan, sıkılmadan, beceriksizliklerine, cehaletlerine ve kibirlerine kılıf ararlar. Yazıklar olsun sana.

Burada iktidar mensuplarına sormak istiyorum: Allah aşkına, neden içinizden bir kişi bile istifa etmiyor? Bu yıkımın, beceriksizliğin ve ilgisizliğin tek sorumlusu yok mu? Hiçbiriniz bile bu tavrı gösterecek şerefe sahip değil misiniz? Madem her biriniz işinizi bu kadar mükemmel yaptınız; O zaman neden, neden ülkemizde işler bu kadar kötü durumda? Hiç kusurunuz yoksa Sayın Erdoğan neden hala helallik istemeye çalışıyor?

Bakın rahmetli Doğan Cüceloğlu'nun çok güzel bir sözü var. Makam, makam, rütbe, unvan; Bunların hepsi ceket. Ceketi asıp bir yere gideceğiz. Geride sadece insanlığımız kalıyor...”

Peki şimdi bunca acıdan sonra arkanda ne kalacak biliyor musun? İhaleler uğruna heba ettiğiniz yıllar yandaşlarınıza kalacak. Beceriksizliğinizin sonucu büyük bir felaketin devasa enkazı olacak. Vicdanınızda açtığınız yaralar, açtığınız toplumsal tahribat baki kalacaktır. Ve ne kampanya yaparsanız yapın emin olun; Vicdan azabından kurtulsan da tarihin azabından kurtulamayacaksın. Tarihin azabından kurtulsanız da Allah'ın gazabından kurtulamayacaksınız.


"SÖZ SAHİBİ HALKTIR"

Bugün önümüzde duran en önemli görev, binlerce kişiyi kaybettiğimiz depremin Türkiye için milat olmasını sağlamaktır. Ülkemize bir daha böyle acılar yaşatmayacak bir güç duygusunun tesis edilmesi Türkiye'nin önündeki en önemli ve acil görevdir. O kilometre taşını birlikte yaşamak ve yaşatmak milletimize karşı görevimizdir. Çünkü hakkın sahibi millettir. Çünkü söz sahibi halktır. Çünkü bu cennet yurdun tek sahibi millettir. Bugün milletimizin, ülkemizin ve devletimizin yeniden inşası için yeni bir başlangıca ihtiyacımız var. Ayaklarımızı basabileceğimiz, ileriye sıçrayabileceğimiz sağlam bir zemine ihtiyacımız var. Hiçbir vatandaşımızın dışarıda bırakılmadığı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartına sahip herkesin kendini bu devlete ait hissettiği, tüm ülkeyi kapsayan sağlam bir zemine ihtiyacımız var. O katın adı İYİ Parti'dir. Çünkü İYİ Parti'nin harcında hayır vardır. Çünkü İYİ Parti'nin harcında rahmet vardır. Çünkü İYİ Parti'nin sorumluluğu var. Çünkü İYİ Parti'nin harcında ciddiyet vardır. Bu güç; Milletimizi kutuplaştırarak, kutuplaştırarak, milletimizi düşmanlaştırarak ortak paydamızı parçalamaya çalıştı. Bu güç; Sorumsuz söylemleri, akıl dışı politikaları ve keyfi kararlarıyla milletimizin birlik ve beraberliğini, kardeşlik ruhunu bozmaya çalıştı. Ve ne yazık ki bu hükümet yıllardır iktidarda; Milletimizin bölünmesinden, mahallelerimizin bölünmesinden, devletimizin bölünmesinden, milli ve manevi değerlerimizin ucuzlatılmasından beslendi. Yeterli! Buna izin vermeyeceğiz. Çünkü İYİ Parti; Tüm renkleri ve farklılıklarıyla milletimizi barış içinde yaşatacak bir siyaset merkezidir. Çünkü İYİ Parti; Kutuplaşmadan, husumetten ve nefret söyleminden nefret eden tüm vatandaşlarımızın ortak vatan sevgisinde, ortak hatıralarda ve ortak aidiyetlerde buluştuğu bir sosyal merkezdir. Çünkü İYİ Parti; Her türlü ayak oyunlarına ve suni kavgalara karşı her zaman milletin yanında yer alan bir güven, denge ve itidal merkezidir. Çünkü İYİ Parti; Barış ve kardeşliğin merkezidir. Çünkü İYİ Parti; Devletimizin adalet, ciddiyet ve şefkat merkezidir. Çünkü İYİ Parti; Cumhuriyet değerlerimizin, devlet geleneklerimizin ve milli irademizin en büyük güvencesidir!

Dün neredeydik, bugün de oradayız. İnatla ve ısrarla bugün de buradayız. Dik duruyoruz, yılmadan. Milletin sesi olmaya söz verdik. Millet iradesinin temsilcisi olmaya söz verdik. Biz aziz milletimize bu seçimi mutlaka kazanacağımızın sözünü verdik. Yılmadık, direndik. Doğru bildiklerimizi söylemeye devam ettik. Tartıştık, savaştık. Sözümüzden dönmedik.

Böylece; 6 Mart'ta çözümü milletimizin önüne koyduk. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyenleri, Sayın Mansur Yavaş'ı destekleyenleri ve Sayın Ekrem İmamoğlu'nu destekleyenleri ortak bir yol haritasında birleştirdik. Millet iradesinin 'millet ittifakında' tecelli etmesini sağladık. Bu birlik yoludur. Bu geleceğe giden yoldur. Bu milletin yoludur. Ve İYİ Parti gururla sunar: Kazanmanın yolu budur. Bugün ittifakımız daha güçlü, kardeşliğimiz daha güçlü. Ve bundan kimsenin şüphesi olmasın; Yanında dimdik ayakta duran Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Başkan Yardımcıları Sayın İmamoğlu ve Sayın Yavaş olacak.

21 yıldır milletimizi nefessiz bırakan kar fırtınasının ardından şimdi cıvıl cıvıl bir şafağa uyanıyoruz. Ekonomiden eğitime, tarımdan turizme, adaletten özgürlüğe tüm eksiklerimizi tamamlamaya geliyoruz. Türkiye'nin ne kadar zengin ve güçlü olduğunu tüm dünyaya göstermek için buradayız. Acı reçetelerin sonuna, şifa pınarına geliyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında yepyeni bir başarı öyküsü yazmaya geliyoruz. Barışı ve umudu yeniden tesis etmeye geliyoruz. 14 Mayıs'ta ülkemizi kaplayan tüm kara bulutları dağıtmaya, 21 yıllık gecenin sonunda güneşi doğurmaya geliyoruz.

Bugün değişim için umut varsa; Mimarı, ustası, kalfası ve çırağı İYİ Parti'dir, üyeleridir. Millet, içiniz rahat olsun. Bu son iki ay, Türkiye'nin durdurulamaz yükselişinin arifesidir. Biz geleceğiz ve her şey değişecek. Biz geleceğiz, gençlerimiz gülecek. Biz geleceğiz, halkımız mutlu olacak, ülkemiz güçlü olacak. Biz geleceğiz ve Türkiye toparlanacak. Türkiye yeniden hukuk ve adalet diyarı olacaktır. Özgür ve zengin insanların ülkesi olacak. Barışın ve mutluluğun ülkesi olacak. Bolluk ve bereket diyarı olacak. Milletimiz mutlu olacak, devletimiz güçlü olacak. Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye inşa etmek için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz. Dinamik ve yetkin kadromuzla Türkiye'yi hak ettiği yere götürme sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Yani 14 Mayıs bu sorumluluğun milletimiz tarafından tescilleneceği tarih olacaktır. O mübarek gün geldiğinde söz, karar ve yetki yine aziz milletimizin olacaktır. Merak etme; Her şey güzel olacak, her şey güzel olacak. Çünkü halk sağdan yana olacaktır. Çünkü insanlar adaletin yanında olacak. Çünkü insanlar bizim yanımızda olacak. Ve millet tarih yazacak.”